GÜN
HASTANESİ MODELİ İLE BAĞIMLILIK TEDAVİSİ
Bağımlılık biyolojik,
psikolojik ve sosyal yönleri olan, tıbbi, kronik ve ilerleyici bir hastalık
olarak kabul edilmektedir. Bağımlı kişiler çoğunlukla tıbbi ve sosyal
zararlarına rağmen bağımlılıklarını sürdürmekte, bağımlı olduklarının farkında
olamamakta ya da inkâr etmektedirler.
Hastalığın çok boyutlu
olması hem tanılama hem de tedavide çok boyutlu düşünmeyi ve planlamayı
gerektirir. Bu nedenle bağımlılık tanı ve tedavisi profesyonel ekip ve
kurumlarla sürdürülmelidir.
Bağımlılık tedavisi
geçmişte diğer psikiyatrik hastalıklar gibi depo hastanelerinde günlerce
yatırılarak tedavi edilirdi. Günümüzde ise bu tedavi şekli hem kurumsal hem de
yaklaşım biçimi olarak değişmiştir. Yapılan çalışmalar ayaktan (day hospital, based
office) sürdürülen tedavilerin hastaneye yatırılarak yapılan tedavilerin kadar
başarılı olabildiğini hatta bir grup hastaya daha çok avantaj sağladığı
saptanmıştır (Dlabal ve ark 2002, Guliyev 2012).
Günümüzde “gün
hastanesi” tedavi şekli oldukça gelişmiştir. Yapılan çalışmalarda genel
psikiyatrik hastalıklarda gün hastanesine başvuru oranı %12 olarak bulunmuştur
(Dlabal ve ark. 2002). Önceleri psikiyatri hastalarının tedavi sonrası gözlemi
için kullanılan gün hastanesinin, günümüzde acil psikiyatrik hastalıklarda da
başvurulan bir yer olduğu belirtilmiştir. Tüm psikiyatrik hastalıklarda etkin
olduğu belirtilen “gün hastanelerinin bağımlılık tedavisinde özel bir önemi
olduğu belirtilmektedir.
Yapılan çalışmalara
göre uzun süreli detoksifikasyon tedavisinden sonra, tedaviden ayrılma ve
tekrar maddeye başlama oranlarının yüksek olduğu bulunmuştur (Mullen 2010). Hastaların
uzun süre hastanede kalmalarının bağımlılık dürtüsünden fazla
etkilenmiyorlarmış izlenimi verdiğini, hastaları koruyan bu güven verici
hastane ortamının aslında yanlış güven verdiği belirtilmektedir. Bu nedenle
bağımlılık tedavisi gören hastaları gerçek yaşam içinde tedavi etmek, hem
hastayı yaşamından koparmamakta hem de hastada oluşabilecek bağımlılık dürtüsü
ile baş etmesini sağlanmaktadır (Dlabal ve ark. 2002).
Marshall’ın (2001)
yaptığı çalışmaya göre hastalardaki iyileşme hızı gün hastanesinde tedavi gören
hastalarda daha hızlı bulunmuştur. Ayrıca günlük hastane ücretlerinin düşük
olması gün hastanelerinin tercih nedenlerinden biri olarak görülmektedir (Narievere
ve ark. 2011).
Gün hastanesinin diğer
önemli avantajlarından biri de hasta-aile-tedavi ekibi işbirliğine olanak
sağlamasıdır. Bağımlılığın oluşmasında, sürmesinde ve tedavisinde en önemli
faktörlerden biri olan ailenin hasta ile ilişkilerini gün hastanesinde görerek
değerlendirme fırsatı da bulunmaktadır.
Kliniğimizde bu tedavi
yöntemi benimsenerek ülkemizde bir ilk olarak “gün hastanesi modeli” geliştirilmiştir. Bu
modelde hastalar uzmanlarımız tarafından değerlendirildikten sonra ilk aşama
olan detoksifikasyon tedavisi alınmaktadır. Hastaların tedavisi bağımlılık
alanında uzmanlaşmış doktor, psikolog ve hemşire tarafından yürütülmektedir.
Detoksifikasyon döneminde hastalar mümkün olduğunca kısa süre gözlemde tutmakta
ve böylece hastalar sosyal hayatlarından izole edilmemektedirler.
Detoksifikasyon tedavisinden sonra ikinci ve en önemli aşamaya geçilir. Bu
aşamada hastalara psikiyatr ve bağımlılık terapisti tarafından yoğun
psikososyal destek sağlanır.
Yapılan çalışmalarda
bağımlılık tedavisine ilaç tedavisinin tek başına yeterli olmadığı, psikososyal
destek sağlanan hastaların tedavi süresince, bağımlı oldukları maddeden daha
uzun süre uzak kaldıkları, yasa dışı madde kullanma sıklığının azaldığı
saptanmıştır. Bununla birlikte çalışmalar, bağımlılık tedavisinin bireye özgü
olarak planlanması gerektiğini göstermiştir. Tek yönlü ve sabit bir tedavi programının,
tüm hastalara uygulanması başarısız olmaktadır. Bu nedenle kliniğimizde,
hastanın kişilik özellikleri, iş hayatı, yaşam biçimi, sosyal çevresi göz
önünde bulundurularak, hasta ve yakınları ile iş birliği içinde her hasta ayrı
ayrı değerlendirilir, kişiye özgü tedavi programlanır ve uygulanır.
Bağımlılık tedavisinde,
kişinin motivasyonu, tedavinin yapısı, uygulanış biçimi ve uygulayan tedavi
ekibinin uzmanlığı ve uygulandığı merkez tedavinin başarısını etkilemektedir.
Hastanın motivasyonu, bu uzun ve zor süreç için temel etkenlerden biridir.
Özensiz tedavi, kapalı servisler, aynı oda da birden fazla bağımlı ya da hasta
ile uzun süre yatış, sosyal desteğin olmaması, kişinin motivasyonunu olumsuz
yönde etkilemekte ve tedavi başarısını düşürmektedir.
Gün hastanesi modelinde,
hastanın motivasyonu göz önünde bulundurularak, hastayı uzun süre yatırıp
sosyal desteksiz bırakmak yerine, hasta yakınları ile iş birliği içinde, kısa
süreli yatış, yoğun ve özenli bir bakımla, kişiye özel odalarda, kişiye özgü tedavi
programlanmaktadır.
Bağımlılık tedavisinde en
önemli ilke hasta ile kurulacak güven ilişkisidir. Güven ilişkisi hastanın her
inkarının çözülmesinde katalizör etkisi yapmaktadır. Hastanın kendini sürekli
tedavi altında hissetmesi temel prensiptir. Terapist bunun için hastasına tedavide
olduğunu anımsatacak ve sürekli iletişim halinde olacaktır.
Bağımlılık tedavisi hastanın
yaşamının yeniden yapılandırılması olarak kabul edilmelidir. Bağımlı,
hastalığından dolayı çoğunlukla başta kendisi olmak üzere, ailesini ve sosyal
çevresini de olumsuz etkilemekte ve tüketebilmektedir. Bu nedenle bağımlılık
tedavisi, bağımlı ile başlayan ve zamanla aile ve sosyal ilişkilerine de
yayılan bir iyileşme sürecidir. Bu süreçte en önemli aşama bağımlının terapist
tarafından çok iyi tanınmasıdır. Terapist hastayı tanıdığı ölçüde doğru zamanda
ve doğru desteği sunabilir. Bağımlı kişinin, bağımlılığı ve kendisi ile
yüzleşmesi ikinci aşamayı oluşturmaktadır. Bu aşamalar eksiksiz tamamlandıktan
sonra bağımlının yaşamının yapılandırılma aşamalarına geçilebilir. En son
aşamada ise bağımlının kendini bağımlılık oluşturacak her türlü faktörden
koruma süreci bulunmaktadır.
Humanite psikiyatri olarak
gün hastanesi modeli ile bağımlılık tedavisinde hastalarımıza “hazır elbise
sunmuyor, hastalarımıza göre elbise dikiyoruz”.
KAYNAKLAR
1. Hans
Dlabal ve ark., (2002), Esnek tedavi yöntemleriyle bağımlılık tedavisi;
ayaküstü, yarım gün, tam gün.
2. Marshall ve ark. (2001), Systematic reviews of the
effectiveness of day care for people with severe mental disorders, Health Technology Assessment 2001;
Vol. 5: No. 21
3. Witbrodt
ve ark. (2007), Day Hospital and Residential Addiction
Treatment: Randomized and Nonrandomized Managed Care Clients, Journal of
Consulting and Clinical Psychology 2007, Vol. 75, No. 6, 947–959
4. Guliyev,
C. (2012). Opiyat Bağımlılığı Tedavisinin Erken Dönemdeki Başarısını Öngören
Faktörlerin Belirlenmesi, Tıpta Uzmanlık Tezi,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder